11 Eylül Saldırıları Ve Yeni Amerika

11 Eylül terör saldırısının 20çi yıldönümünde Amerikan kamuoyu 2001 den günümüze kadar yapılanları ve Afganistandan savaşı bitirme şeklini tartışıyor. Birçok ABD’li emekli General ve Büyükelçi son iki haftada yaptıkları açıklamalarda, ABD’nin Afganistan çıkış şeklinin yanlış olduğunu ve Talibanı elini güçlendirdiği yolunda hem fikir.

11 Eylül terör saldırılarında New York’ta bulunan gazeteci Elif Özmenek Çarmıklı ile konuştum. Çarmıklı, 11 Eylül saldırısı sonrası o anı İkiz Kuleler’de yaşayan ve saldırılardan sağ kurtulan Türklerin hikayesini ilk kaleme alan gazeteci olarak biliniyor.

11 Eylül Terör Saldırılarından Bu Zamana ABD’de Ne Değişti?

11 Eylül 2001 günü, Amerikan basınında en çok kullanılan ifade “ABD bir daha eski ABD olamayacak!”tı. Bu aslında bir anlamda dünya düzeninin de değişeceğinin önemli bir sinyaliydi. 11 Eylül saldırılarının 20. Yılında bu tespitin her alana iyice nüfus ettiğini görüyoruz. ABD içinde değerlendirmeyi mikro seviyeden makro seviyeye doğru yaparsak özetle şunu söyleyebiliriz: Bugün bile Amerikan vatandaşlarının sadece üçte birinin geçerli pasaportu var. 20 yıl önce ise Amerikalıların sadece yüzde 10’nunda pasaport vardı. Yani Amerikalılar dünyayı çok iyi takip eden bir halk değil. 11 Eylül ile bilgisi olmadan fikir sahibi olan çok Amerikalı oldu. Ortadoğu, İslam ve daha genelde de “bizden olmayanlar” hakkında fikir kakafonisi yerleşti. Göçmen bir toplum olan Amerika için çok derin bir değişime yol açtı bu. Daha az hoşgörülü, daha az hak temelli bir vatandaşlık anlayışı ve onun yansıması olarak da daha çok güvenlik merkezli yönetim tarzını görmeye başladık. Daha makro seviyede ise “bizim vergilerimizle, bizim gençlerimiz neden başka ülkelerde düzen sağlamak için hayatlarını kaybediyor?” Düşüncesi her seçmenin oyunu etkileyebilecek bir konu haline geldi. Tüm bunlar Amerikan iç politikasını da, dış politikasını da ve doğal olarak göç politikalarını değiştirdi. Bir zamanların “melting pot-eritme kazanı” olan ABD bugün etrafına hem fiziksel hem de zihinsel olarak çektiği duvarlarla yaşamaya başladı.

Biden 11 Eylül Raporunun açıklanmasını emretti. Bu kamuoyuna açıklanacak yeni belgelerde sürpriz bir şey olur mu?

ABD tarihindeki büyük olayların belgelerinin kamuoyuna açıklanması bilgi alma özgürlüğünün bir parçası olarak görülür. Biden’ın 11 Eylül olaylarının soruşturulduğu FBI belgelerinin gizliliğinin kaldırılması sözü bir seçim vaadiydi. Medyaya sızan haberlerde saldırılarda Suudi Arabistan’ın doğrudan rolü olduğuna dair bazı belgelerin olduğu vurgulanıyor. Ben belgelerde komplo teorilerini besleyecek bir konunun çıkacağını düşünmüyorum. Belki Washington’a giden uçağın nasıl düştüğü bir açıklık kazanır. Ne kadar süpriz bir şey çıkar bilemiyorum ama açıklanacak belgeler zaten giderek derinleşen güvenlikçi bakış açısını perçileyecektir ve bence bütün dünyada devletlere karşı güvenlerini kaybeden insanların hissiyatına haklı bir hal getirecektir diye düşünüyorum.

Afganistan durumu ABD’yi terör anlamında etkiler mi?

Afganistan’daki durum, ABD’yi hem iç politikada hem dış politikada çok etkiledi ve farklı şekillerde etkilemeye devam edecek; ancak şu anda terör anlamında ABD’yi direkt olarak etkileyeceğini düşünmüyorum. Eğer Afganistan’daki uluslararası güç savaşını Rusya ve Çin kazanırsa, ABD’ye karşı güçlenen bir Taliban Washington’a her zaman bir tehdit oluşturacaktır. Taliban, göçü de özelde bölge ülkeleri, genelde Batı üzerinde baskı oluşturmak için kullanabilir. Göçün silah olarak kullanılması, araçsallaştırılması giderek daha çok karşımıza çıkan bir olgu. Bir çok ülke için terör politik, ekonomik ve güvenlik açısından ne ise, Batı için de göç giderek aynı anlama bürünmeye başladı. Bu da dolaylı olarak Afganistan gerçeğinin ardında Küresel Kuzey’i bekleyen büyük bir sorun.