Biden döneminde ABD ile İran gerilimi olmaz

ABD’nin seçilmiş başkanı Joe Biden’ın, Trump’ın aksine İran ile gerilim politikasını sürdürmesi beklenmiyor. Bunun, Türkiye açısından da olumlu bir gelişme olacağı belirtiliyor.

İranlı nükleer fizikçi Muhsin Fahrizade’nin suikasta kurban gitmesinin ardından gözler ABD’ye çevrilmiş durumda. 4 yıl boyunca Tahran’a karşı “savaşa yol açabilecek” adımlar atan Başkan Donald Trump, ülkesini, Barack Obama döneminde imzalanan ve İran’ın nükleer programını durdurması karşılığında Batı yaptırımlarını kaldıran anlaşmadan da çekmişti. Seçilmiş başkan Joe Biden, her ne kadar İran’ı, bölgede istikrarı bozucu bir güç olarak nitelese de, 20 Ocak’tan sonra Avrupa Birliği’ni de yanına alıp, anlaşmaya geri dönülmesi için İran’la masaya oturabilecek gibi görünüyor. Tabii burada İran’ın nasıl bir tepki vereceği de önemli. Zira, İran parlamentosu bu hafta nükleer faaliyetlerin artırılmasını amaçlayan bir yasayı kabul etti. Ayrıca iç ve dış faktörler, ülkede 18 Haziran 2021’de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar radikal ve muhalif grupları güçlendirebilir.

 

Demokrat Partili Kongre üyeleri, Trump’ın giderayak İran-ABD ilişkilerini büyük bir kaosun içine soktuğunu, Ocak’ta görevi devralacak Biden’ı zorda bırakmaya çalıştığını belirtiyor. Nitekim ABD’de hemen herkes, Fahrizade suikastinin arkasında İsrail’in olduğuna ve operasyonun ABD’nin bilgisi dışında gerçekleşmesinin imkansızlığına dikkat çekiyor. İşte bazı ipuçları:

- Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, saldırıdan birkaç gün önce İsrail ve diğer Körfez ülkelerini ziyaret etmiş ve İran ile ilgili “tüm seçeneklerin masada” olduğunu söylemişti,

- İsrail savunma güçleri, İran’a karşı bir Amerikan saldırısı olasılığından dolayı yüksek alarm seviyesine çıkarılmıştı,

- ABD, Körfez’den ayrılıp Hindistan’a gitmekte olan “Nimitz” uçak gemisine, Fahrizade’nin öldürülmesinden hemen önce Körfez’e geri dönme emri verdi. Bu da, ABD’nin önceden Fahrizade suikastından haberdar olmuş olabileceği anlamına geliyor.

Mesaj niteliğinde...

Başkentte konuştuğum kaynakların arasında, aslında bu koordineli suikasta İran içindeki İranlıların da destek verdiğini ve bunun Tahran yönetimine bir mesaj olarak algılanması gerektiğini belirtenler de var. Aynı şekilde “Biden görevde olsaydı, İsrail’e böyle bir operasyon için vermezdi” diyenlerde bir hayli fazla. Çünkü Biden’ın İran ile en azından diplomatik olarak yumuşama yoluna gitmek istediğini herkes biliyor.

Biden, Dış İlişkiler Konseyi’ne (CFR) verdiği demeçte, kişisel suikastlara kesinlikle ABD’nin dahil olmaması gerektiğini söylemiş, İranlı General Kasım Süleymani’nin öldürülüş şeklinin yanlış olduğunu belirtmişti. Biden, bu tür suikastların bölgede gerginliği daha çok artıracağını vurgulayıp, Trump’ı eleştirmişti.

Gerçek olan şu ki, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Trump’tan aldığı büyük desteği Biden’da göremeyecek. Zira Biden;

- Filistin sorunu konusunda iki devletli çözümü destekliyor,

- İsrail’in işgal altındaki topraklardaki yerleşim faaliyetlerini durdurması istiyor,

- Gazze’ye daha fazla yardım sağlanması gerektiğini belirtiyor,

- Arap devletlerini İsrail’le, ilişkilerini normalleştirmeye çağırıyor,

- İsrail hükümetinin Batı Şeria’yı ilhak planlarını desteklemediğini söylüyor.

 

Sonsuz ortaklık

ABD’nin İran politikası için İsrail’i iyi okumamız gerekiyor. Biden’ın, İsrail’in hoşuna gitmeyecek adımlar atması durumu olsa da, ABD-İsrail ilişkisi her alanda “sonsuz ortaklık” içindedir ve Netanyahu yönetimi, bir şekilde Biden ile de iyi geçinecektir.

ABD ile İran arasındaki yumuşama ihtimaliyse Türkiye açısından olumlu olacaktır. Zira Türkiye, bölgede sorun istemiyor. Bence Türkiye-İsrail ilişkilerindeki normalleşmenin yeniden başlaması zamanı gelmiştir. Türkiye’nin İran’a asla güvenmemesi gerektiğini, İran’ın hem Ermenistan hem de PJAK-PKK desteğinin göz önünde alınması gerekmektedir. Net olan, bu karışık denklemde, 2021 itibariyle İran-ABD arasında bir gerilim beklemiyorum.