Kaos giderek daha da yaklaşıyor

Geçen gün yakından tanıdığım ABD’nin Kabil Büyükelçi Vekili Ross Wilson’un, bir Afgan devlet görevlisi için yazdığı taziye mesajını gördüm. Wilson, mesajında Taliban’ın, Afgan hükümetinin Medya ve İletişimden Sorumlu Başkanı Dava Khan Meenapal’nın öldürmesi nedeniyle saldırıyı kınıyordu. Türkiye’de de görev yapmış olan Wilson, Afganistan’nın kaosa gittiğini vurgulayan diplomatların başında geliyor.

Büyükelçi Wilson “Taliban’ın saldırılarının, Doha’da alınan kararlarla çeliştiğini, sivillerin refahını ve haklarını hiçe sayarak ülkenin insanı krizini daha da kötüleştireceğini belirtiyor. Nitekim bunun ardından, Afganistan’daki tüm Amerikalıların acilen ülkeyi terk etmesi çağrısında bulunuldu.

Bu arada Basın Sözcüsü John Kirby, son katıldığım Pentagon basın toplantısında, ABD’nin, hava saldırılarıyla Taliban’ın ilerlemesine müdahale ederek, Afgan güçlerine destek vereceğini dile getirdi. Ancak hava operasyonlarının ne kadar başarılı olduğu da soru işareti. İşin ilginci, Türkiye’ye sıklıkla gelmiş biri olan ABD’nin Afganistan Özel Temsilcisi Zalmay Khalilzad’ın, Aspen Forumu’nda yaptığı konuşmada “Askeri bir çözüm olmadığına inanıyoruz. Siyasi çözüm gerekiyor” dediğini hatırlatmakta fayda var. Aslında Khalilzad’ın açıklaması, üstü kapalı olarak Pentagon’un askeri hava operasyonun işe yaramayacağını vurguluyor.

3 maymunu oynayacaklar!

Birleşmiş Milletler (BM) Afganistan Özel Temsilcisi Deborah Lyons da, BM Güvenlik Konseyi’nde yaptığı son konuşmada, Afganistan’ın tehlikeli bir dönüm noktasında olduğunu ifade ederek, Taliban’ın saldırılarını artırmasından bu yana geçen ay Herat, Kandahar ve Leşkergah şehirlerinde 1000’den fazla sivilin öldüğünü belirtti. Evet, yanlış duymadınız! 1 ayda 1000’den fazla can kaybı! Ancak, bu durumun önüne geçilememesi durumunda, Afganistan’da yaşananların yüzyılın felaketi olacağına dikkat çeken Lyons’a kulak veren BM Güvenlik Konseyi üyesi yok maalesef!

Benim dikkatimi çeken diğer bir ifade de, Afganistan’ın BM Temsilcisi Gulam M. İsaczai’nin sözleri. Nitekim İsaczai, ülkede El Kaide ve DAEŞ de dahil olmak üzere 20 grubu temsil eden 10 binden fazla yabancı savaşçının bulunduğu belirtti. Yani NATO güçleri tamamen çekildikten sonra, Afganistan tam bir terör yuvasına dönecek ve NATO, BM, AB buna bile bile göz yummuş olacak.

 

Ankara-Washington anlaşması netlik kazanamıyor...

Başkent Washington’da Türkiye ile ABD arasında havalimanının korunması konusunda bir ilerleme olup olmadığını yakından takip ediyoruz. ABD tarafı halen görüşmelerin sürdüğünü, nihai bir sonuç olmadığını dile getiriyor.

Ancak ABD’nin tamamen çekilmesi 31 Ağustos’ta gerçekleşeceğinden, bu tarihe kadar Türkiye ile ilgili net bir sonuç çıkmasını bekliyorum. Kişisel görüşüm, Türkiye’nin duygusal hakaret etmeyip, bu kaos ortamında havalimanında görev yapmaması yönünde. Tüm göstergeler ülkenin kaostan beter bir duruma gittiğini gösterirken, Türkiye’nin bu işe tek başına girmemesi hatta hiç buluşmaması daha iyi olacaktır. Türkiye burada bulunduğu sürede barışa katkıda bulunmuş ve Afgan halkının gönlünü kazanmış bir kardeş ülkedir. Başkent Washington’da Türkiye’nin yapmak istediği görevi önemseyen çok nadir kişi ve kurum var. Bunlardan biri, ABD’nin eski Kabil askeri ataşesi Richard Outzen. Outzen’e göre, Türkiye, Kabil ve havalimanının güvenliğini korumanın dışında, ortaya çıkan iç güç dengesi ve bölgesel jeopolitik manevralar için de önemli bir role sahip olabilir. Albay Outzen, ABD ve NATO’nun Türkiye’ye 130 milyon dolara yakın destek sağlamasının da, iyi bir başlangıç olabileceğini belirtiyor. Buna karşılık, Türkiye’nin Afganistan’daki muhtemel rolü, özellikle Kongre ve ABD kamuoyunda gündeme bile gelmemekte. Ayrıca, Washington’un, Kabil havalimanı konusunda bir pazarlık yapma niyetinden de uzak görünüyor.

 

Miami’ye duvar örülecek mi?

ABD’de birçok şehir, iklim değişikliği nedeniyle altyapı dahil pek çok konuda planlarını gözden geçiriyor. Özellikle iklim değişikliğiyle mücadele anlamında yeni fikir ve çalışmalar da var. Amerikan Ordu Mühendisler Birliği, Miami kent merkeziyle körfez arasında yüksekliği yer yer 6 metreyi bulan, yaklaşık 6 milyar dolar tutarında bir deniz duvarı inşa edilmesini önerdi. Evet, Miami’ye deniz duvarı!

Deniz seviyesinin yükselmesinin yanı sıra iklim değişikliğiyle birlikte kentte artan sel riski nedeniyle böyle bir öneri geldi. Amerikan Ordu Mühendisler Birliği’nin, taslak planının son halini sonbaharda yayınlaması beklenirken, şehirde bu projeye karşı çıkanlar var. Karşı çıkanlar, bunun şehrin yapısını bozacağını, duvarın sadece Miami’nin ufak bir bölümünü koruyacağını, su akışını etkileyebileceğini, eko-sisteme zarar verebileceğini belirtiyor. 1851’den beri 36 tane çok ağır kasırga geçiren Miami ve çevresinin, gelecekteki tehlikelere karşı hazırlıkları önemli.

Zira erken alınan önlem, birçok canın kurtarılmasına vesile olacak.

 

Biden’ın hafta sonu kaçamakları

Geçen gün New York Polis Departmanı’nda Türk kökenli polislerle konuşuyordum. Sadece başkent Washington D.C’de değil, New York başta olmak üzere birçok kentte, farklı mesleklerden insanlar Başkan Joe Biden’ın 4 yılını tamamlamayacağını düşünüyor. Hatta 2024’de Kamala Harris’e karşı Cumhuriyetçi Parti’den kimin aday olacağına ilişkin bahisler bile düzenleniyor.

Biden yönetimi, şu an günlük ortalama 100 bine ulaşan vaka sayıları ve ekonominin düzeltilmesi için uğraş veriyor. Gelecek üç yıldaki Biden-Harris performansı, Kamala Harris’in güçlü bir başkan adayı olup olamayacağını gösterecek. Ama gerçek olan bir şey varsa, o da Başkan Biden’ın “yavaş mod”da gittiği. Son zamanlarda Başkan Biden’ın haftalık programlarının hayli “hafifletilmiş” olduğunu söyleyebilirim.

Merakımdan, Biden’ın hafta sonu programlarına da baktım. Göreve geldiğinden beri hafta sonlarının 14’ünü kendi evi Delaware, 8’ini Camp Davis, 6’sını Beyaz Saray ve birini de yurtdışında geçirmiş. Bu konu, bir gazeteci tarafından Beyaz Saray’daki basın toplantısında da gündeme getirildiğinde, Sözcü Jen Psaki “Çünkü orası ((Delaware) onun evi. Eve gitmeyi seviyorsun, değil mi? Başkan da öyle. O da bir insan” diyerek ters bir yanıt vermişti. Yorumu sizlere bırakıyorum...

 

ABD’DE GÖZDEN KAÇANLAR

ABD’de birçok firma, çalışanlarına aşı zorunluluğu getiriyor. United Airlines, tüm çalışanlarına Kovid-19 aşısı yaptırmayı zorunlu hale getirdiğini açıkladı,

Kaliforniya’da orman yangını 26. gününe ulaşırken 432 bin 813 dönüm arazi yandı. Oysa, yangının sadece yüzde 35’i kontrol altına alınmış durumda,

ABD Adalet Bakanlığı, İç Gelir Dairesi’ne, eski Başkan Donald Trump’ın vergi beyannamelerini Temsilciler Meclisi Komisyonu’na teslim etmesi talimatı verdi.